31 Mart Seçimleri ve Zafer Partisi: Milliyetçi Bir Duruşun Yükselişi
31 Mart’ta içim huzurla dolu bir şekilde sandık başına gideceğim. Türk milliyetçiliğini, Atatürkçülüğü ve modern değerleri savunan bir partiye gönül rahatlığıyla destek vereceğim.
Ümit Özdağ ilk kez partisini kurduğunda, beklentim oldukça düşüktü. Ancak medya ambargosuna ve maddi zorluklara rağmen, kısa sürede dağılacaklarını düşünmüştüm. Ancak Özdağ, bize “Ehveni şer” değil, Türkiye’nin temel değerlerini sundu. Düzensiz göçün bir istila olduğunu gündemde tutarken, diğer partiler bunu görmezden geldi. Özdağ, Türk milliyetçilerinin sesi olmayı büyük oranda başardı. Bizim için, bölücülerden, entegrasyonculara, fonlu şahıslara, dinci kesimlere ve tarikatlara yer yok.
Hayatım boyunca verdiğim en huzurlu oyu vereceğim.
Daha önce binde bir oy alan partilerin bile kapısını çalanlar, Zafer Partisi’nin kapısına gelmedi. Çünkü küresel güçler, milliyetçi ve milli ekonomiyi savunan bir partiye izin vermez. Onlar, israfı, küreselciliği ve liberal sermayeyi destekleyenleri destekler. Zafer Partisi’nin kapıları kapandı. Ancak Zafer Partisi, milli bir partidir. Mültecileri geri kabul anlaşması yapmış olanlar ve AB’den fon bekleyenler, elbette bu partiye karşıdır.
Sanıyorlar ki, baraj bizi tercihimizden vazgeçirecek. Ancak baraj sadece Meclis’teki temsilimizi etkiler. Baraj altında kalan bizler, yine buradayız.
Baraj altında kalmamızın önemi, muhalefeti organize edenler için çok büyük olabilir. Ancak onlar bizzat bizi istemediler. Türk milliyetçisini istemiyorlar. Ancak baraj altında kalmamızı istemeleri durumunda her evden bir oy Zafer Partisi’ne giderdi.
Eğer barajdan korkuyorsanız, temsil etmeyenleri Meclis’e göndermenin bir anlamı yok. MHP, 3 Kasım 2002 Genel Seçimi’nde baraj altında kaldı ama ülkenin yüzde 10’unu temsil ettiği gerçeğini hiç yitirmedi. İlk seçimde Meclis’e döndüler. MHP’liler pes etmediler, barajı aştılar.
Meclis’te temsil edilmemek bir kitleyi yok etmez.
Eğer baraj altında kalmamızı isteyenler varsa, her evden bir oy Zafer Partisi’ne gitmeliydi. Ancak bunlar bizleri istemedi. Bizim ideolojimizi istemediler. Türk milliyetçisini istemediler. Ancak bu, bizi durduramaz.
31 Mart’ta, inandığımız değerlere sahip çıkmak ve dikta heveslilerine hesap sorma zamanıdır. Kimse endişelenmesin, Özdağ’ın dediği gibi: “Türkiye’nin Erdoğan’ı aşması için elimizden geleni yapacağız.”
31 Mart, Türkiye için bir umut olabilir. Zafer Partisi’nin yüksek bir oyla belediye meclisine girmesini umuyorum. Ben Zafer Partisi’ni yalnız bırakmayacağım. Türkiyelilere karşı Türkleri temsilen yalnız bırakmayacağım. Düzensiz göçe, Avrupa’nın çöpçülüğüne, AB’nin paryası olmaya karşı duran gerçek Atatürkçüleri destekleyeceğim.